Lookism, Hipergami ve Kadınlar Neden Seçen Tarafta? Sürekli önceki videolarımızda bahsettiğmiz lookism yani dış görünüşçülük nedir, ilk tanımını yapalım; dış görünüşçülük, bir insanın veya topluluğun başka bir insan veya topluluğa karşı dış görüntüsü sebebiyle karşı taraf alması, aşağılama gibi olumsuz eylemlerde bulunması veyahut duruma göre tam tersi şekilde haketmediği biçimde saygı göstermesi, ona yine haketmediği halde materyal sağlaması (işe alması, yüksek para vermesi) örnek olarak gösterilebilir. Lookist davranışların cinsiyet ile doğrudan bir ilişkisi yoktur; yani hem erkek de hem kadın da bu durumdan muzdarip olabilir veya bu tarz davranışlar gösterebilir. Bir takım örnekler ile söylediklerimizi destekleyelim. Tiktokta veya instagram gibi sosyla medya uygulamalarında iyi görünüşü olan insanların diğerlerine kıyasla her zaman daha fazla itibar gördüğünü daha fazla like, yorum aldığını zaten siz de az çok fark etmişsinizdir. Tamam bu normal bir şey diyebilirsiniz ama olay burda bitmiyor. Mesela belli bir kitleye sahip tiktok kullanıcısının sırf dış görünüşü sebebiyle işlediği ciddi bir suça rağmen cezasının fazla olduğunun, affedilmesi gerektiği gibi yüzlerce yorumun geldiğine yakın zamanda şahit olmuştuk zaten. Veya Ted Bundy’nin duruşmasında kadınların onun eski kız arkadaşına benzemek için o kadının saç modelini yapıp duruşmaya katılmalarını, orda bile kur yapma derdinde olduklarını da eski videolarda bahsetmiştik. Şimdi biraz farklı örnekler ile devam edelim, Abd’nin boy ortalaması 2021 verisine göre yaklaşık olarak 175cm olmasına karşın Abd Başkanlarının boylarının uzun olması da dikkat çekiyor. Donald Trump 75 yaşında 191cm boyunda, Joe Biden 182cm boyunda ve 78 yaşında. Burda ortalamadan çok da uzakta değil diyebilirsiniz ama atladığınız bir detay var ki bu insanlar baby boomer generasyonuna ait ve bu generasyonu, Z generasyonu ile kıyasladığımızda ortalama boyları ciddi manada kısa kalıyor. Bugün 191cm’lik boomer olan Trump seçiliyorsa, Z kuşağında Abd başkanı olmak için kaç cm boyunda olmanın gerektiğini tahmin bile etmek istemezsiniz. Keza benzer şekilde ünlü Ceo’ların da boyları uzundur; 500 en önemli erkek Ceolar arasında %58i 183 boyundan uzun ve Abd’de 183cm boyundan uzunların genel popülasyona oranı ise sadece %15. Yani boyunuz ne kadar uzunsa yüksek mevkilere gelme şansınız bir o kadar yüksek. Televizyon programları, netflix gibi platformlarda da dikkat ederseniz çoğunlukla yüzleri estetik olan avrupa kökenli beyaz ırk fenotipi olan oyuncular başrollerde oynatılır, tipi biraz daha düşük seviyede olanlar ise yan rollerde oynatılır; pasif, ezik, korkak roller her zaman dış görünüşü kötü olan oyunculara verilir. Genellikle beyaz ırk fenotipi diğer ırklara oranla daha fazla beğenilir ve toplumda daha fazla itibara sahiptir. Şimdi karşı argüman olarak k-popçular gibi asyalı insanları örnek olarak verebilirsiniz. Ama bu insanlar asya toplumunda ciddi bir azınlığı teşkil etmektedirler. Dikkat ederseniz Asya’da ünlü olan şahısların fenotipleri melezdir; beyaz ırk özellikleri taşımaktadırlar. Bunlar düz, kemersiz burunlar, güçlü browridgeler, ileriye doğru çıkık maxilla ve belirgin jawline gibi özellikler hep beyaz ırk özellikeridir. Asya fenotiplerinde yandan bakarsanız yüzleri düzdür, bunların aksine forward growth’a sahip değillerdir, yüzleri ileriye doğru gelişim göstermemiştir. Peki bu lookism neden var, insanları bu tarz davranışlara teşvik eden etmen nedir? Kısa cevap vermek gerekirse insan yüzündeki bir takım özellikler evrimsel sürecin etkisiyle insanın kişilik özellikleri ile özdeşmiştir. Örnek olarak keskin gözlere veya geniş köprücük kemiklere ve geniş omuz çatısına sahip erkeklerin vahşi doğada daha iyi avlanabileceği düşüncesi gibi. Elbetteki bu varsayım her zaman için doğru olmaz. Lakin günümüz dünyasında her şey görsellik üzerinden ilerlediğinden ötürü artık insanlar birbirini detaylıca tanımak yerine bu tarz halo etkilere kapılıp hızlı yargılara vararak tercihlerini o yönde şekillendirmektedirler. Halo etkisi kısaca bir özellik üzerinden yapılan çıkarımı, aynı şekilde nesne veya insan üzerinde diğer tüm özelliklerine de benzer çıkarımı yapmaktır. Bu olumluysa halo etkisi eğer olumsuz ise horn etkisi denmektedir. Eski Nazi Almanyasında, Hitler’in politikaları sebebiyle yüz binlerce yahudi ırkına mensup insan canice bir soykırıma uğratıldı. Bunun ana sebebi elbetteki sosyolojik altyapı ama lookismin burdaki etkisi de az değil. Yahudi toplumu beyaz ırk olmadığından ve tüm Avrupaya yayılmış olduğundan faşist politikalara sahip ülkeler için bir tehdit unsuruydu. Kemerli burunları, farklı kafatası şekilleri sebebiyle toplumda daha aşağıda görüldüler. Dışlanan diğer her toplulukta olduğu gibi Yahudiler de topluma karşı taraf aldı, kültürleriyle Avrupayı asimile etmeye çalıştılar. Bunu engellemek amacıyla Hitler de kendince böyle bir yola başvurmaya karar verdi. Bununla da yetinmeyip toplumdaki en fazla aryan ırk özelliklerine sahip genç kız ve erkekleri bir tür eğitim kampında toplayarak onların birbirileriye diğer yaşıtlarından izole bir şekilde sosyalleşmelerini ve çiftleşerek daha fazla aryan ırk özelliklerine sahip yeni bireylerin doğmasına da sebebiyet verdi. Aryan ırk çalışmasının etkilerini halen daha Alman toplumu üzerinde görebilmekteyiz. Hipergami Şimdi konu fazla dağılmadan hipergamiye geçelim. Hipergami kavramı ilk olarak Hindistandaki kast sisteminde ortaya çıkmıştır; basitçe düşük kasttaki bir kadının kendisinden yüksek kasttaki bir erkek ile evlendirilmesi olayına denmektedir. Lakin şuanda yaşadığımız batı dünyasında ve onun kültüründe farklı biçimde şekillenmiştir. Batı kültüründe hipergami Hindistandaki kast sisteminden farklı olarak üç ana parametre üzerinden varlığını sürdürmektedir: Bunlar önem sırasına göre Dış görünüş, Statü ve Paradır. Dış görünüşe dayalı özellikler ve insanların lookist davranışları toplumda bir tür hiyerarşik yapıya sebebiyet vermekte. Bu da cinsel seçilimi doğrudan alakadar etmektedir. Piramitin tepesindekilerin de ekonomi kuralları gereği en fazla talebi görmesi kaçınılmaz olacaktır. İlkel topluluklarda 18 erkekten sadece 1 tanesi cinsel münasebete girip üreyebilmekteydi. Yakın geçmişteki dönemlerde insanlar görücü usulü gibi yollar ile evlendirilmekteydi ve erkekler burada seçen tarafta idi. Hatta eskiden kadınların içinde evde kalma korkusu olurdu. Günümüzde ise bu olay çoğunlukla ortadan kalkmış durumda, halen daha görücü usulü evlilik olan yerlerde ise kadın seçen tarafa geçmiş durumda. Peki bu durum nasıl oldu da tepe taklak tersine döndü? Kadınlara toplumda birtakım haklar tepeden indirildiğinden dolayı bu (tırnak içinde) “bastırılmış” doğaları açığa çıktı. Artık seçme seçilebilme hakkına, kendilerine yönelik işgücü gerektirmeyen bir kaç belirli meslekte çalışıp, para kazanıp, statü sahibi olabilecek duruma geldiler. Para ve statüye karşı olan ihtiyaçlarını karşılayabildiklerinden dolayı karşı cins terchilerinde yoğunlukla dış görünüş üzerinden hareket etmeye, genetiği en sağlam olanları tercih etmeye başladılar. Televizyon programları, netflix gibi platformlar, instagram, tiktok ve tinder gibi uygulmalar da kadınların bu doğasına hizmet ederek genetiği iyi olanları görüp onlara ulaşabilmesine imkan verdi. Tüm bu olay, durum, sebep ve sonuç zincirinden ortaya çıkan tablo şu: erkeklerden azınlık bir grubun kadınların çoğunluğunu elde ettiğini buna karşın erkeklerin çoğunluğunun ise kadınların azınlığını elde edebilmek için aralarında savaştığını görmekteyiz. Gün geçtikçe artan bu Hipergami sebebiyle erkeklerde 18-30 yaş arası istemsiz bakirliğin ciddi bir şekilde arttığını veriler aracılığı ile gözlemlemekteyiz. İnsan türünde kadınlar niye seçen tarafta oldular? Erkeklerde genetik materyal üretimi çok hızlı ve dışarıya çabuk salgılanabilmesi, kadınlarda ise 1 genetik materyal üretiminin yaklaşık bir ay gibi br süreye tekabül etmesi gibi faktörler bu mevzunun ana sebepleridir. Yavru bakımı ve 9 aylık hamilelik sürecini de düşündüğümüzde üreme mevzusu kadın için çok daha masraflı gibi gözüküyor.